Borsa

Bakanı Kacır’dan, 550 milyon lira bütçeli mali yardımcı programı müjdesi

  • Ocak 13, 2025
  • 0

class=”medyanet-inline-adv”> Endüstri ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, toplam 550 milyon lira bütçeli İkiz Dönüşüm, Suni Zeka Teknolojileri ve Kurumsal Firmalar ile Startuplar Arası İşbirliklerini Güçlendirme Mali Yardımcı

Bakanı Kacır’dan, 550 milyon lira bütçeli mali yardımcı programı müjdesi
class=”medyanet-inline-adv”>

Endüstri ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, toplam 550 milyon lira bütçeli İkiz Dönüşüm, Suni Zeka Teknolojileri ve Kurumsal Firmalar ile Startuplar Arası İşbirliklerini Güçlendirme Mali Yardımcı programlarının hayata geçirileceğinin müjdesini verdi.

Türk-Alman Üniversitesi Internasyonal Yüzey Araştırmaları ve İnovasyon Merkezi ile Dijital Dönüşüm Mükemmeliyet Merkezi’nin açılış töreni, Bakan Kacır’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Bakan Kacır, törendeki konuşmasında, İstanbul Kalkınma Ajansının destekleriyle hayata geçirilen iki merkezin açılışı aracılığıyla toplam 550 milyon lira bütçeli İkiz Dönüşüm, Suni Zeka Teknolojileri ve Kurumsal Firmalar ile Startuplar Arası İşbirliklerini Güçlendirme Mali Yardımcı programlarının müjdesini verdi.

Kacır, “İkiz dönüşüm Mali Destek Programı ile ikiz dönüşüm konularında hizmetler sunacak sürdürülebilir ara yüz yapıları için 200 milyon lira İSTKA eliyle destek sağlayacağız. Yapay Zeka Teknolojileri Mali Destek Programı’yla İstanbul’un yapay zeka alanındaki inovasyon kapasitesini büyütecek projeler için 200 milyon lira destek vereceğiz. 150 milyon lira destek bütçesine sahip Kurumsal Şirketler ile Startuplar Arası İşbirliklerini Güçlendirme Mali Destek Programı’nda odağımız, girişimcilik ekosistemi paydaşlarının yerel ve küresel bağlantılarının güçlendirilmesidir.” diye konuştu.

class=”medyanet-inline-adv”>

Gelecek dönemde İstanbul’un küresel inceleme, inovasyon ve girişimcilik üssü konumunu güçlendirecek yeni projeleri İstanbul Kalkınma Ajansının (İSTKA) desteklemeye devam edeceğine vurgu meydana getiren Kacır, teknoloji ve inovasyonda yaşanmış olan süratli değişimin tesirinin, ülke ekonomilerini ve toplumsal dinamikleri direkt etkilediğini söylemiş oldu.

Kacır, “Bu değişim süreci, yenilikçi ve rekabetçi yeni bir küresel sistemin inşasına zemin hazırlarken, aynı zamanda bilim ve teknolojinin kalkınmadaki rolünü perçinliyor süreci doğru okuyup değerlendiren, yaşanan değişime uyum sağlayarak yol alan ülkeler güçlü bir avantaj yakalıyor.” diyerek, şunları kaydetti:

“Türkiye olarak biz de bu dönüşüm sürecini tam zamanında yakalayarak fırsata dönüştürüyor, güçlü bilimsel altyapımız, nitelikli insan kaynağımız ve stratejik konumumuz ile küresel rekabette öncü bir rol üstleniyoruz. Bilim ve teknolojinin kalkınmanın temel taşı olduğu bilinciyle hareket ederek, son yıllarda eğitim ve araştırma altyapımıza önemli yatırımlar yaptık. Önceleri bilimsel üretim yönünden kısıtlı imkanlara sahip bir ülkeyken sayılarını 22 yılda 76’dan 208’e çıkardığımız üniversitelerimizle bilimsel araştırma ve eğitim kapasitemizi yükselttik. Üniversite sayımızdaki artış, bilimsel bilgi üretme konusundaki yetkinliğimizi de güçlendirdi. Bakınız 22 yıl önce bir yılda üretilen Türkiye kaynaklı bilimsel yayın sayısı yalnızca 9 bin civarındayken, bugün bu sayı 49 bine yaklaştı. Aynı dönemde dünyada en fazla bilimsel yayın üreten ülkeler sıralamasında 22’nci sıradan 14’üncü sıraya yükseldik.”

class=”medyanet-inline-adv”>

Bakan Kacır, ilmi inceleme kapasitesindeki yükselişin AR-GE ve inovasyon odaklı kalkınmaya üst seviye katkı sağlamasını olası kılacak altyapıyı da pek fazlaca gelişmiş ülkeye gore daha kapsamlı ve yüksek etkinliğe haiz AR-GE teşvik modeliyle inşa ettiklerine işaret etti.

Bugün 105 teknoparkta etkinlik yayınlayan 11 binden fazla teknoloji girişimi ve firmalarının bünyesinde kurulan, rakamları 1600’ü aşan AR-GE ve tasavvur merkezlerinde yenilikçi emek harcamalar yürütüldüğünü dile getiren Kacır, “AR-GE harcamalarımızın yıllık 1,2 milyar dolardan 16,1 milyar dolara yükselmesi ve AR-GE personel sayımızın 29 binden 291 bine çıkması inovasyon kapasitemizin nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Kararlılıkla kurguladığımız güçlü altyapı meyvelerini vermeye devam ediyor. Yalnızca 2024’te AR-GE ve inovasyonda gerçekleştirilen atılımlara ve elde edilen kazanımlara birlikte şahit olduk. 5. nesil savaş uçağımız KAAN, ilk uçuşlarını 2024’te gerçekleştirdi.” ifadelerini kullandı.

class=”medyanet-inline-adv”>

Kacır, Bayraktar TB3’ün, kısa pistli bir gemiye iniş-kalkış yapmayı başaran ilk insansız hava aracı olarak dünya havacılık geçmişine geçtiğini söylemiş oldu.

Türkiye’nin ilk jet motorlu öğrenim uçağı HÜRJET’in ses hızını aştığını belirten Kacır, “Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı faaliyete geçti. Büyük veri analizine ve yapay zeka araştırmalarına ivme kazandıracak, 35 bin dizüstü bilgisayar gücündeki süper bilgisayarımız ARF’i geçtiğimiz yıl kullanıma sunduk. Yüzde 80’in üzerinde yerlilikle ürettiğimiz, ilk milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’yı uzaya gönderdik.” benzer biçimde konuştu.

Kacır, Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın, Internasyonal Feza İstasyonu’nda Türkiye’nin insanlı ilk feza bilim misyonunu başarıyla gerçekleştirdiğini, Tuva Cihangir Atasever’in ise ilk mahrek altı inceleme uçuşunu tamamladığını kaydetti.

“2024 TÜRKİYE’NİN, YENİ BAŞARILARIN ÖNÜNÜ AÇTIĞI BİR YIL OLDU”

class=”medyanet-inline-adv”>

Geçen senenin bununla birlikte, Türkiye’nin inceleme ve inovasyon kapasitesini daha da geliştirerek yeni başarıların önünü açtıkları bir sene bulunduğunu aktaran Kacır, “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Nanofotonik Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Boğaziçi Üniversitesi Hedefli Tedavi Teknolojileri Merkezi ile birlikte desteklediğimiz ulusal araştırma altyapılarının sayısını 11’e yükselttik.” dedi.

Kacır, Avrupa Donanması eş finansmanı ile yürüttükleri Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında kompozit malzemelerden besin kontrol ve analizine, otonom enstruman geliştirmeden hayat bilimlerine uzanan 9 inceleme merkezinin açılışını gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bakanlık olarak, inceleme altyapılarının gelişimi ve güçlenmesinin mimarı olmaya devam edeceklerini vurgulayan Kacır, laflarını şu şekilde sürdürdü:

class=”medyanet-inline-adv”>

“Türkiye Yüzyılında AR-GE ve inovasyon ekosistemiyle yükselen bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Günümüz dünyasında yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri, robotik gibi yenilikçi teknolojiler günlük yaşam pratiklerimize, davranışlarımıza, karar alma mekanizmalarımıza yön veriyor. Bu teknolojileri iş modellerine adapte ederek dijital dönüşümü başarıyla gerçekleştirmek işletmelerin müşterilerine etkin, verimli ve hızlı hizmet sunabilmesinin anahtarı haline geldi. Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuz doğrultusunda, başta dijital dönüşüm olmak üzere 4. Sanayi Devrimi’nin getirdiği yenilikleri küresel ölçekte işletmelerimizin konumlarını güçlendirmesi, rekabetçiliklerini ve verimliliklerini artırmaları için önemli bir unsur olarak görüyoruz.

Bakanlık olarak işletmelerimizin dijital dönüşüm süreçlerinde kendimizi iki eksende doğrudan sorumlu kabul ediyoruz. Sanayi Bakanlığı olarak, imalat sanayinin dijital dönüşümüne dönük politikaların güçlendirilmesi ve uygulamaların yaygınlaştırılması, Teknoloji Bakanlığı olarak da dijital dönüşüm teknolojileri ürünlerinin ve hizmetlerinin yerli ve milli olarak geliştirilmesi hassasiyetle odaklandığımız alanlar. Yol haritamızı bu istikamette belirleyerek, destek enstrümanlarımızı sanayicimizin ihtiyaçlarına ve gelişen koşullara uygun olarak sürekli güncelliyoruz. İşletmelerimizi dijital dönüşüme hazırlamak ve mevcut iş gücünü 4. Sanayi Devrimi ile birlikte ihtiyaç duyulan yetkinliklerle donatmak için yurdumuzun dört bir yanında 10 model fabrika kurduk. İşletmelerimizin verimliliğini artıran ve dijital dönüşümlerini hızlandıran model fabrikalarımızın sayısını bu yıl 15’e çıkaracağız.”

“AR-GE VE ÜRETİM KABİLİYETİNİ FİRMALARIN İHTİYAÇ DUYDUĞU DİJİTAL DÖNÜŞÜM ÇÖZÜMLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN HAREKETE GEÇİRDİK”

Endüstri ve Teknoloji Bakanı Kacır, Teknoloji Odaklı Endüstri Hamlesi Programı’nın dijital dönüşüm çağrısıyla da mevcut AR-GE ve üretim yeteneğini firmaların gereksinim duyduğu dijital dönüşüm çözümlerinin geliştirilmesi ve üretilmesi için harekete geçirdiklerini aktardı.

Programın Dijital Dönüşüm Çağrısı kapsamında, bulut bilişimden sensör sistemlerine, zeki ulaşımdan otomasyon platformlarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan, sanayinin dönüşüm gereksinimlerini karşılamayı hedefleyen toplam 16 milyar lira yatırım büyüklüğündeki 38 projeye yardımcı sunduklarını dile getiren Kacır, “Elbette dijital dönüşüm yolculuğuna başlamak, firmalar için uzun ve belirsizliklerle dolu bir sürece adım atmak anlamına da gelebiliyor.” benzer biçimde konuştu.

Kacır, yüksek maliyetli ve bazen müsait çözüm sunmayan projelerin kalifiye insan deposu eksikliği ve en önemlisi, dijital dönüşüme nereden ve iyi mi başlanacağı
mevzusundaki belirsizliğin şirketler için bu dönemi daha da karmaşa hale getirebildiğini belirtti.

Kacır, “Bu noktada, dijital dönüşümün başarılı olabilmesi için doğru bir strateji, net bir yol haritası ve kararlı bir rehberlik hayati önem taşıyor. Dijital dönüşümde karşılaşılan bu engelleri ortadan kaldırmak amacıyla Dijital Dönüşüm Destek Programı’nı geçtiğimiz aylarda harekete geçirdik.” ifadelerini kullandı.

Programın ilk aşamasında, firmaların gereksinim ve ölçeklerine müsait olarak dijital olgunluklarını çözümleme etmelerini ve bu doğrultuda kapsamlı bir yol haritası oluşturmalarını hedeflediklerini özetleyen Kacır, şunları kaydetti:

“İşletmelerin en az 5 yıllık bir dönemi kapsayan yol haritasına uygun şekilde yatırım ihtiyaçlarını tespit etmelerini ve bir yatırım takvimi oluşturmalarını bekliyoruz. Kapsamı, hedefi ve niteliği açısından uygun bulduğumuz projelerin devreye alınacağı tesislere, yol haritasının uygulama süresi boyunca Dijital Dönüşüm Merkezi unvanı tanıyacağız. Dijital dönüşüm yatırımlarını, öncelikli teşvik uygulamamız çerçevesinde destekleyeceğiz. Diğer yandan, dijital dönüşüm alanında uluslararası işbirliklerimizi de güçlendirerek imalat sanayimizin rekabetçiliğini güçlendirecek altyapı ve kaynaklara erişimini sağlıyoruz. Kısıtlı bütçeleriyle verimliliklerini artırmak ve süreçlerini iyileştirmek isteyen KOBİ’lerimiz için, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından sağladığımız 300 milyon avro kaynağı KOSGEB finansman desteğiyle dijital dönüşüm projelerine tahsis ediyoruz.”

Firmaların dijital dönüşümüne yönelik destekleri güçlendirmek amacıyla Dijital Avrupa Programı’na katıldıklarına vurgu meydana getiren Kacır, “Dijital Avrupa Programı’nın en önemli mekanizmalarından, ülkemiz sanayisinin, KOBİ’lerinin ve kamu kurumlarının dijital dönüşümündeki önemli aktörlerden biri olacak 5 konsorsiyum Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri ağına dahil oldu. Ülkemizi küresel düzeyde ileri teknoloji üretim merkezi haline getirecek, bilgi temelli dijital ekonomiyi büyütecek, yenilikçi ve girişimci insan kaynağımızı güçlendirecek adımları atarken, imalat sanayimizin dijital dönüşümünü de kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Bugün bir araya gelme vesilemiz olan iki merkezimizin açılışı da hedeflerimize hizmet etme noktasında oldukça büyük önem taşıyor. Bildiğiniz üzere, bir malzemenin veya ürünün yüzeyi, yalnızca estetik bir unsur olmaktan öte ürünün işlevselliğini, dayanıklılığını ve performansını tayin eden önemli bir faktördür.” benzer biçimde konuştu.

Bu alandaki teknolojik yetkinlikleri artırmayı, Türkiye sanayisinin küresel rekabet enerjisini yükseltmek ve teknoloji tabanlı ihracatını çeşitlendirmek adına mühim bir kazanım olarak gördüklerini belirten Kacır, “Uluslararası Yüzey Araştırmaları Merkezi işte bu hedefler doğrultusunda atılmış kritik bir adımdır.” dedi.

Kacır, İstanbul Kalkınma Ajansının yardımı ile hayata geçirilen merkezi, Türkiye sanayisinin yüzey kontrol ve incelemeleri, fonksiyonel kaplamalar geliştirilmesi ve korozyon dayanımının artırılması şeklinde tehlikeli sonuç alanlardaki gereksinimlerine cevap verecek bir altyapı ile donattıklarını söylemiş oldu.

Endüstri ve Teknoloji Bakanı Kacır, araç-gereç, ara ürün ve son ürün yüzeyleriyle alakalı gelişmiş üretim ve kontrol imkanları sunan altyapının hemen hemen yeni kurulmasına karşın Türkiye’nin ihracat şampiyonu otomotiv sektörünün AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarında mühim bir inovasyon partneri olarak yer almaya başladığını söylemiş oldu.

Kacır, “Merkezimiz bünyesinde, kapsamlı bir üretim hattını simüle etme imkanı sunan Dijital Dönüşüm Simülasyon Laboratuvarı, KOBİ’lerimize üretimden insan kaynağı ve stok yönetimine kadar birçok alanda iş süreçlerini farklı senaryolar altında test etme ve optimize etme imkanı sunuyor. Bu sayede KOBİ’lerimiz, üretim süreçlerini iyileştirerek hem verimliliklerini artırıyor hem de rekabet güçlerini yükseltecek yenilikçi çözümler geliştirme imkanına kavuşuyor.” görüşlerini bildirdi.

Kacır, merkez bünyesinde hayata geçirilen Dijital Dönüşüm Yetkinlik Eğitimi Platformu’nun, iş dünyası profesyonellerinin dijital dönüşüme multidisipliner bir bakış açısıyla yaklaşmalarını sağlarken, gereksinim duydukları informasyon ve becerilere kolayca ulaşmalarına olanak vereceğini kaydetti.

Kapsamlı bir emek harcama kararı geliştirilen DX360-Dijital Dönüşüm Olgunluk Seviyesi Standardize Sistemi’nin yalnızca imalat sanayisinin değil, öteki sektörleri de dijital yetkinlikler açısından çözümleme edebilecek elastiki ve bütüncül yapısıyla değerli bir enstruman olarak öne çıktığını dile getiren Kacır, “Türkiye’nin küresel bir cazibe merkezi haline gelmesine büyük katkılar sağlayacağına inandığım her iki merkezimizin de üniversitemize, İstanbul’umuza ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” dedi.