class=”medyanet-inline-adv”>
Endüstri ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Ulus Kurultay ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’nde konuştu.
Eski dünyanın paradigmalarının çöktüğünü ve yeni dünyanın hangi temeller üstüne yükseleceğinin halen belirsizliğini koruduğunu dile getiren Kacır, “Bizler, ilmi faaliyetleri bir ibadet olarak gören, insanları ilme, bilgiye, öğrenmeye davet eden bir inancın mensuplarıyız. Aklı, akıl yürütmeyi, tefekkür etmeyi esas alan ilim ve medeniyet anlayışının mirasçılarıyız. Medeniyetimizin aklı olmuş birbirinden kıymetli şahsiyetlerin ortaya koydukları önemli çalışmalar, tarihin farklı dönemlerinde sahip olduğumuz fikri ve ilmi canlılığın ispatı niteliğindedir.” diye konuştu.
class=”medyanet-inline-adv”>
Artık yeni bir uyanışın kapılarını ardına kadar açtıklarının altını çizen Kacır, bilim ve teknolojide, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde, gerçekleştirdikleri çok önemli atılımlarla, aziz milletin mayasının yoğrulduğu Anadolu topraklarının yine yükselişine hep beraber şahit olduklarını söylemiş oldu.
Kacır, Türkiye’nin geçmişte ilmi üretim bakımından fazlaca kısıtlı imkanlara haiz bir ülkeyken, bugün sayısını 76’dan 208’e ulaştırdıkları üniversitelerle inceleme ve öğrenim kapasitesini artırdıklarını söylemiş oldu.
Üniversitesi olmayan ilin kalmadığını belirten Kacır, bir yılda meydana getirilen Türkiye kaynaklı ilmi yayınların sayısını 9 binden 49 bine yükselttiklerini, Türkiye’nin dünyada en fazlaca ilmi gösterim üreten ülkeler içinde 22’inci bayağı 14’üncü sıraya yükseldiğine dikkati çekti.
“91 BİN BİLİM İNSANI VE GENCE DESTEK SUNDUK”
Son 22 yılda, ülkenin patent başvurularında dünyada 12’nci, tasavvur başvurularında 2’nci sıraya yükseldiğine işaret eden Kacır, şu detayları paylaştı:
“Sınai mülkiyet portföyümüzü 93 binden 2 milyonun üzerine çıkardık. Oluşturduğumuz etkin teşvik sistemiyle AR-GE ve inovasyon odaklı kalkınmanın önünü açacak güçlü bir altyapı inşa ettik. Bugün 104 teknoparkımızda 11 binden fazla teknoloji girişimi, firmaların bünyesinde kurulan ve sayıları 1600’ü aşan AR-GE ve tasarım merkezlerimizle müteşebbislerimiz yenilikçi çalışmalar yürütüyor. AR-GE harcamalarımızın yıllık 1,2 milyar dolardan 16 milyar dolara yükselmesi ve AR-GE personel sayımızın 29 binden 291 bine çıkması inovasyon kapasitemizin nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Ülkelerin refah seviyesini ve rekabet gücünü, bilimsel çalışmaların ve teknolojideki yenilikleri sahiplenme düzeyinin belirlediği bu dönemde TÜBİTAK, toplumun tüm kesimlerinin bilimle buluşmasını sağlamaya devam ediyor. 2002’de 1167 AR-GE projesine bugünkü değerle 1,5 milyar lira destek olan TÜBİTAK ile bu yıl 9 bin 988 AR-GE projesine 9 milyar lira katkı sağladık. TÜBİTAK desteklerinden yararlanan firma sayısı 12 kat artarak 2 bin 769’a çıktı. 2002’de yaklaşık 1000 bilim insanı ve gencimiz TÜBİTAK desteklerinden yararlanmışken bu yıl 91 bin bilim insanımıza ve öğrencimize destek sunduk.”
2024 BİLİM VE TEKNOLOJİ YILI OLDU
class=”medyanet-inline-adv”>
Bu senenin bilim ve teknolojide atılım yılı bulunduğunu özetleyen Kacır, Türk müdafaa sanayisinin teknolojik atılımın öncüsü olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.
Kacır, bilgisayarları ve işletim sistemi TÜBİTAK tarafınca geliştirilen 5’inci nesil harp uçağı KAAN’ın bu sene ilk uçuşunu gerçekleştirdiğini, BAYRAKTAR TB3’ün kısa pistli bir gemiye iniş-kalkış yapmayı başaran ilk insansız hava aracı olarak dünya havacılık geçmişine geçtiğini, Türkiye’nin ilk jet motorlu öğrenim uçağı HÜRJET’in ses hızını aştığını, Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarının devreye alındığını, süper bilgisayar ARF’i kullanıma açtıklarını, rubidyum atomik saatini ürettiklerini, TÜRKSAT 6A’yı uzaya gönderdiklerini ve Türkiye’nin ilk astronotları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever’in uzayda ilmi emekler gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
class=”medyanet-inline-adv”>
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde meydana gelen mevzubahis program ve projelerin her birinin Türkiye’nin bilim ve teknolojide zirveye yürüyüşünün ayak sesleri ve Türkiye Yüzyılı’nın işaret fişekleri bulunduğunu vurgulayan Kacır, “Zat-ı devletlerinizin güçlü liderliğiyle gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin ilk uzay bilim misyonu artık Türk çocuklarının, başka ülkelerin çocuklarına ait olduğu gerekçesiyle hiçbir hayali kurmaktan vazgeçmeyecekleri bir Türkiye’nin inşa edildiğinin ispatıdır.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.
Kacır, kendilerinin de bu başarı hikayelerine yenilerini eklemek suretiyle inançla yoluna idame eden TEKNOFEST kuşağının her daim destekçisi olmayı sürdürdüklerini belirterek, TEKNOFEST etkinliklerinde bugüne dek milyonlarca genci teknoloji geliştirme yolculuğuna kazandırdıklarını ve binlerce girişimin doğmasına vesile olduklarını söyledi.
class=”medyanet-inline-adv”>
Her ilde kurmuş oldukları DENEYAP Atölyeleri’nde 11 yaşından itibaren gençleri geleceğin teknolojileriyle buluşturduklarını vurgulayan Kacır, Ulusal Teknoloji Atölyeleri kurduklarını, sayılarını 35’e çıkardıkları bilim merkezlerinde bu sene 3 milyon 743 bin ziyaretçi ağırladıklarını, 1 milyon 300 bin öğrencinin bilim atölyelerine katıldığını ve Sektör Kampüste Programı ile üniversite öğrencilerine, yenilikçi alanlarda sektör profesyonellerinden öğrenim alma imkanı sunduklarını kaydetti.
Kacır, Hamle ve HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım programlarında inceleme birikiminin ekonomik değere dönüşmesini hızlandırdıklarını, çip, batarya, güneş hücresi, robotik sistemler, biyoteknoloji benzer biçimde alanlarda Türkiye’yi yatırım üssüne dönüştürdüklerini açıkladı.
class=”medyanet-inline-adv”>
“CANLA BAŞLA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Bugünün dünyasında ilmi araştırmalar ve inovasyonun, sıklıkla topluma karşı direkt repertuvar taşıyan amme otoriteleri veya enstitülerde değil, kar odaklı çalışan büyük teknoloji şirketlerinin elinde yükseldiğini kaydeden Kacır, laflarını şöyleki tamamlamış oldu:
“Yapay zeka gibi, ilaç keşiflerinden kişiselleştirilmiş eğitim olanaklarına çok büyük fırsatlar taşıyan alanlarda dahi kural tanımazlık insanlığın felaketine yol açabilir. Kültürel önyargılar içeren veri setleriyle yapay zeka modellerinin eğitilmesi ve yapay zeka geliştirme süreçlerinde hesap verebilirlikle yasal çerçevenin eksikliği, dijital faşizme giden yolun taşlarını döşüyor. Böylesi bir tabloda, zat-ı devletlerinizin (Cumhurbaşkanı Erdoğan) ‘Daha adil bir dünya mümkün’ seslenişi, insanlık için tarihi bir hedefi tarif ediyor. Bizler de, tüm araştırmacılarımızla, Türkiye’nin bilim ve teknoloji yolculuğuna katkı sunan herkesle birlikte bu iddiayı insanlıkla buluşturmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Öz güven devrimini gerçekleştirmiş bir Türkiye var artık. ‘Yapamaz, başaramaz’ diyenlere aldırış etmeyen, kendi evlatlarının kabiliyetlerine, akıl terine, alın terine güvenen bir Türkiye var artık. Önümüzdeki dönemde çığır açıcı teknolojilerde, AR-GE ve üretim altyapımızı, akademik yetkinliklerimizi, nitelikli insan kaynağımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Nükleer reaktörlerden kuantum teknolojilerine, stratejik malzemelerden iklim teknolojilerine ve kritik ham maddelerden sentetik biyolojiye attığımız pek çok adımla ülkemizi bilim ve teknolojide dünyada hak ettiği konuma taşıyacağız.”