Yöresel bankaların yurt dışındaki TL likidite işlemlerinin denetlendiği iddia edilen Bloomberg News haberinde, son haftalarda Merkez Bankası’nın, “geri alım/satım” olarak da malum bu işlemler hakkındaki daha çok informasyon almak için muhtelif bankalardan informasyon istek ettiğini belirtti. Birtakım yöresel bankaların bu sorgulamalardan sonrasında mevzubahis işlemleri duraklattığı anlatım edildi. Merkez Bankası’ndan bir sözcü, bu tür işlemlerin son aylarda yetkililerin radarında bulunduğunu ve rutin olarak denetlendiğini söylemiş oldu.
Bloomberg’in mevzuya yakın kaynaklardan aktardığına bakılırsa, Türk yetkililer, yöresel bankaların yurtdışında daha ucuz lira fonlama sağlamak için gerçekleştirdiği ve yabancı girişlerine ait resmi verileri şişirebileceği kabul edilen repo benzeri işlemleri mercek dibine aldı.
Kur istikrarını sağlama hedeflerinde öncelikli
Geri alım/satım işlemlerinin hacmini bilmek, aslına bakarsak Türk yöresel borçlarına ne kadar yabancı para yatırıldığını daha net görmeyi sağlıyor. Lira cinsinden tahvillere yabancı girişlerini çoğaltmak, ekonomi yönetiminin piyasayı normalleştirme, yöresel para biriminin cazibesini artırma ve döviz kuru istikrarını sağlama hedefleri doğrultusunda öncelikli bir hedef oluyor.
Geçen ay Morgan Stanley stratejistlerinden James Lord’un liderlik etmiş olduğu bir takım, bu tür işlemlerin toplam kıymetini iki değişik varsayıma dayandırarak 9 ile 12 milyar dolar içinde tahmin etti. Bu sayı, Merkez Bankası’nın resmi istatistiklerinde bu sene yayınlanan 14,2 milyar dolarlık yabancı girişlerin büyük bir kısmını oluşturuyor.
Yurtdışında daha ucuz
Geri alım/satım işlemleri yurtdışında yapıldığından, Türkiye’ye olan yabancı girişlerini takip eden verileri şişirebiliyor. Şu sebeple bu işlemler ne reel bir yabancı yatırım olarak kabul ediliyor ne de repo olarak sınıflandırılıyor. Bu yüzden repo işlemlerinde olduğu şeklinde düzenleyicilere bildirilmesi gerekmiyor.
Bu işlemler, devlet tahvili piyasasında kısa vadeli borçlanmaya imkan tanıdığı olan repo işlemlerine benziyor. Sadece aralarındaki ana ayrım, repo işleminde vade nihayetinde geri ödenecek para miktarının bir ürem payı ile belirlenmesiyken, geri alım/satım işlemlerinde spot ve vadeli menkul değer tutarları kullanılıyor. Repo işlemlerinin aksine, geri alım/satım işlemleri stopaj vergisi yahut mecburi karşılıklar şeklinde yükümlülüklere de doğal olarak olunmuyor.
Vadelide maliyet düşüyor
Türkiye’de bankalar, lira tahvillerini yabancı muhataplarına satıp, peşinden vadeli anlaşmalarla geri alırken, işlemler, yurtiçinde mevcut olanlardan daha düşük maliyetli lira likiditesi sağlamalarına destek oluyor.
Bu işlemi tetikleyen nedenlerden biri de Türkiye’nin döviz swaplarına getirmiş olduğu iç kısıtlamaların yarattığı piyasa dinamikleri oluyor. Bazen yurtdışında TL borçlanma, Türkiye’de borçlanmaktan daha ucuz hale gelebiliyor. Yurtdışında gecelik lira faizlerinin iç piyasadaki yüzde 50’nin üstündeki getiriye kıyasla 20 puan kadar düşük seviyelere indirilmiş olduğu görülmüştü.
Ürem indirimi beklentileri ötelendi
Öte taraftan, dezenflasyon beklenen hızda ilerlemediğinden, yabancı yatırımcıların TL varlıklara olan talebi durmuş durumda bulunduğunu belirtilen haberde, Türkiye’nin 10 senelik tahvil getirisi bütün zamanların en yüksek seviyelerine yakın seyrederek yüzde 30’un üstünde seyrederken, iki senelik tahvil getirisi yüzde 43’ün üstünde seyrediyor.
Eylül ayında beklentilerin üstünde gelen enflasyon verileri sonrası daha sıkı bir siyaset duruşu izlenirken, analistler, Türkiye’nin, küresel merkez bankaları ile ahenkli bir faiz indirimi döngüsüne başlaması tahminlerini ötelemişti.