class=”medyanet-inline-adv”>
Baykar Idare Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, KIZILELMA’ya vardıktan sonrasında gözü uzaya diktiklerini belirterek, “Karaları koruyabilmek için Mavi Vatan’a hükmedebilmek gerekiyor. Her ikisini koruyabilmek için göklere hükmedebilmek gerekiyor. Gökleri de koruyabilmek için muhakkak uzayda varlık göstermek gerekiyor.” dedi.
Avrupa’nın en büyük endüstri kümelenmesi olan SAHA İstanbul’un düzenlemiş olduğu SAHA EXPO Internasyonal Müdafaa, Havacılık ve Feza Sanayii Fuarı, İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) devam ediyor.
Selçuk Bayraktar, fuarın son gününde meydana getirdiği konuşmada, Baykar’ın İHA üretim sürecine ve Ulusal Teknoloji Hamlesine suni zeka odaklı bir halde değindi, katılımcılarla muhtelif bilgiler paylaştı.
Bayraktar Mini İHA’nın geliştirilmeye başlandığında Türkiye’nin müdafaa sanayisi alanında yüzde 85 oranında yurt dışına bağımlı bulunduğunu özetleyen Bayraktar, gelinen noktada Bayraktar TB2 ve AKINCI’da yerlilik oranının yüzde 90’ların üstüne çıktığını söylemiş oldu.
class=”medyanet-inline-adv”>
Bayraktar, bu teknolojilerin dışarıdan hususi izinlerle sadece alınabildiğini hatırlatarak, “Bugün Roketsan’ın geliştirdiği mühimmat ailesini tedarik dahi edemiyorduk. Bugün ise dünya SİHA pazarının şu anda yüzde 65’i Türkiye’nin elinde.” diye konuştu.
“KIZILELMA’YA VARDIKTAN SONRA GÖZÜMÜZÜ UZAYA DİKTİK”
Bayraktar, KIZILELMA’nın seri üretiminin devam ettiğini, 2025’te 10’dan fazla KIZILELMA üretmeyi hedeflediklerini bildirdi.
20 senelik serüvenlerinde atmosferde geliştirecekleri en gelişmiş platform olan KIZILELMA’ya vardıktan sonrasında gözü uzaya diktiklerini vurgulayan Bayraktar, “Karaları koruyabilmek için Mavi Vatan’a hükmedebilmek gerekiyor. Her ikisini koruyabilmek için göklere hükmedebilmek gerekiyor. Gökleri de koruyabilmek için muhakkak uzayda varlık göstermek gerekiyor.” ifadesini kullandı.
Bayraktar, Fergani adlı girişimi ortalama 2 sene ilkin tümüyle öz kaynaklarla güruh uydulardan oluşan küresel konumlama sistemi inşa etmek suretiyle kurduklarına değinerek, “Bunun yanında Fergani, yörünge transfer araçları üzerine çalışıyor. Uzaya çıktıktan sonra sizi alçak yörüngeden biraz daha uzak yörüngelere taşımak üzere platformlar geliştiriyor. Hatta uzaya bağımsız bir şekilde çıkabilmeniz için hedeflerimiz arasında fırlatma sistemleri de geliştirmek var. 50 tonluk bir fırlatma sistemi üzerine çalışmalarımız da bir yandan başladı.” gibi konuştu.
class=”medyanet-inline-adv”>
Bayraktar’ın sunumundaki bilgilere nazaran fırlatma aracı, sıvı yakıtlı füze motoruna ve uyduları yörüngeye yerleştirme kapasitesine haiz olacak. İlk kontrol roketinin 2026’da atışı hedefleniyor.
Makinenin açınma sürecine ait tarihsel sürece dair bilgiler paylaşan ve endüstri devrimiyle makinenin kazanılmış olduğu güce işaret eden Bayraktar, laflarını şöyleki sürdürdü:
“Makine kendi başına bir değer önermediğinden ve insanlığa inanılmaz güç kazandırdığından onun sarhoşluğuyla medeniyetlerin savrulduğunu görüyoruz. Hatta vatan şairimiz Mehmet Akif, 100 yıl önce gerçekleşen istilayı şöyle tarif ediyor; ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’. O tek dişi nedir o canavarın? Oluşturduğu teknik, teknolojik kapasite. Bir değer önerisiyle gelmiyor. Yakmak, yıkmak ve sadece gücü tahakküm etmek için geliyor. İnsanın sosyal evrim hızından daha hızlı devinim oluşturduğundan makine ve teknoloji kendi kurallarıyla hükmeder olmuş. Şimdi yakın zamanda yeni bir dalgayla karşı karşıyayız, yapay zeka.”
“GELİŞTİRDİĞİMİZ YAPAY ZEKA TEKNOLOJİLERİ UÇUŞ EMNİYETİNİ ARTIRMAYA YÖNELİK”
class=”medyanet-inline-adv”>
Bayraktar, suni zeka teriminin yaşamın her alanına girmiş durumda bulunduğunu aktararak, geliştirdikleri insansız hava araçlarında kullandıkları suni zeka sistemleriyle alakalı informasyon verdi.
Temel bilimin meydana getirdiği çalışmalara ve bunlarla ortaya çıkan kanunlara değinen Bayraktar, Baykar olarak yaklaşımlarının, geliştirdikleri robot uçaklarda, bütün bu birikimi bir kenara koymadan modellenmesi daha kompleks olan ilmi kavramları yüksek muamele gücü gerektiren suni zeka istatistiksel öğrenme algoritmalarına bırakmak bulunduğunu söylemiş oldu.
Bayraktar, geliştirdikleri teknolojilerin dört temel alandan oluştuğunu belirterek, bu alanların; durumsal farkındalık, ileri seviye planlama, ileri seviye uçuş güvenliği algoritmaları ve naturel dil tabanlı ileri seviye otonomi bulunduğunu açıkladı.
class=”medyanet-inline-adv”>
Geliştirdikleri insansız hava araçlarının suni zeka sistemlerini iyi mi kullandığına dair misal görüntüleri paylaşan Bayraktar, geliştirdikleri bütün suni zeka teknolojilerinin uçuş emniyetini artırmaya yönelik bulunduğunu söyledi.
Bayraktar, temel yaklaşımlarının tabanca ve hedefleme sistemlerini suni zekayla birleştirip otamatikleştirmemek yönünde olduğuna işaret ederek, böylece insanı devamlı işin içinde tuttuklarını söylemiş oldu.
“MAKİNELER BÜYÜK İŞLEM GÜCÜNÜ KULLANARAK İNSANLAR GİBİ KONUŞMAYA BAŞLADI”
Suni zeka dil modellerinin açınma sürecine ait de değerlendirmede bulunan Bayraktar, şöyleki devam etti:
“Makineler büyük işlem gücünü kullanarak birdenbire insanlar gibi konuşmaya başladı. Bunların akıllı, insan olmadığını ve düşünmediklerini net bir şekilde biliyoruz. Şuurları ve herhangi bir duyguları da yok ama en güzel şiirleri yazabilir hale geldiler. Makine sanki karşınızda özel yeteneklere sahip bir insan varmış gibi cevap verir oldu. Gerçek anlamda düşünsel bir kabiliyet kazanmadığını ancak istatistiksel olarak iyi bir tahminleme yaptığını net bir şekilde biliyoruz.”
class=”medyanet-inline-adv”>
Selçuk Bayraktar, suni zekadaki bu gelişmelerin dünyada büyük tartışmalara niçin bulunduğunu ve “Makineler akıllanıp bizi yok edecek mi ve böylesine bir güç kim tarafından kullanılacak?” sorularının çokça sorulduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Teknolojik platformlarda devletlerin üst düzey liderlerinin, hatta yapay zekayı soykırım yapmak için kullanan liderlerin dahi bu soruları sorduklarını gördük. Bu tartışmalardan anladığım şu, makinenin ve teknolojinin geçmişte kazandırdığı güç gibi bu kazandırdığı gücün de sadece birilerinin çıkarlarına, birilerine orantısız bir şekilde dünyadaki insicamı ve adaleti bozacak bir dünya inşa edecek şekilde bir yaklaşımın olduğunu gördük. Zaten insanlığı yok edecek teknolojiler insanlığın elinde var. ‘Yapay zeka insanlığı yok edecek mi?’ sorusunun çok da bir önemi yok.”
Bugün dünyada barışı ve huzuru sağlayacak bütün müesseselerin ve kurulların birer birer çivisinin çıkartıldığını ve ihlal edildiğini vurgulayan Bayraktar, “Yapay zekanın ilk uygulamalarından bir tanesinin dijital bir şekilde tüm dünyanın izlediği soykırımda Gazze’de en fazla sayıda sivili öldürmek için olduğunu görüyoruz.” dedi.
Bayraktar, suni zekanın eğitimde ve sağlıkta insanlığa birçok avantaj sağlayabileceğine işaret ederek, dünyayı küresel bir halde sömürme yaklaşımının bambaşka alanlara odaklandığını açıkladı.
“T3 AI, TÜRKÇE’Yİ DÜNYADAKİ DİĞER DİL MODELLERİNDEN DAHA İYİ ANLAMASI İÇİN GELİŞTİRİLMİŞ BİR MODEL”
“Medeniyetimizin değerleriyle dünyayı yeni teknolojilerle inşa etmek gerekiyor.” diyen Bayraktar, kısa sürede T3 AI adlı yeni bir proje başlattıklarını hatırlattı.
Türkçe özelindeki bu büyük dil modelinin üstünde çalışmaların sürdüğünü dile getiren Bayraktar, “Geliştirdiğimiz akıllı robotların yanında, kullandığımız tüm elektronik cihazların içine bir şekilde insanın dil modeli de girecek. Bundan sonra AKINCI nasıl olacak? Biraz daha insanın doğal dilini anlar ve onunla iş yapar hale gelecek. Pilot AKINCI ile konuşacak. Pilot diyecek ki ‘Şu an motorları çalıştır, eğer durum uygunsa pist başına kuleden izni al ve kalkışını yap.’ Şu an geliştirdiğimiz bu büyük dil model tabanlı çalışma, bütün bu otonomiyi oluşturma kabiliyetine sahip.” diye konuştu.
Bayraktar, makinenin naturel dili anlayıp işleyebilme yeteneğinin her yere yayılacağını, insansız kara araçları, deniz araçları ve bilgisayarların içerisinde de muhakkak naturel dili idrak etme yeteneği olacağını söylemiş oldu.
T3 AI’ın Türkçe’yi hayattaki öteki dil modellerinden daha iyi anlaması için geliştirilmiş bir model bulunduğunu belirten Bayraktar, bu modelin bütün Türk cumhuriyetlerindeki metinleri de kolaylıkla idrak edebilecek biçimde geliştirildiğinin vurguladı.
Bayraktar, yüksek işlemci gücüne ulaşan dev tekellerin, tüm alanları insanlığın verisiyle harmanlayıp eşi benzerine rastlanılmamış bir güç elde ettiklerini altını çizdi.
Ülkeler içinde orantısız işlemci gücünün olduğuna dikkati çeken Bayraktar, laflarını şöyleki bitirdi:
“İHA serüvenimizinkine benzer bir yaklaşımın geçerli olabildiğini görüyoruz. Bugünün paradigmasıyla takipçi olarak değil, bir anlamda paradigma dönüşümü oluşturarak yeni bir kırılım yakalamaya çalışarak var olmaya çalışma. Büyük dil modellerinin en büyük açmazlarından bir tanesi tümüyle istatistiksel öğrenme makineleri olduklarından, bilgiyi nereye yerleştirdikleri belli olmadığından ne kadar konuşursanız konuşun yeni bir bilgiyi öğrenemiyor olması.
Hatta düşünün ki siz onu düzeltmeye uğraşıyorsunuz, ‘Selçuk Bayraktar sosyologdur’ dedi. Bunu nereden düzelteceğinizi tam olarak bilemiyorsunuz çünkü bilgiyi nerede sakladığı belli değil. Bizler daha temel bir yaklaşımla daha yapısal farklı bir yaklaşımla bir şekilde yakalayabileceğimiz bir yol izliyoruz. Yeni bir dünya inşa edilmesi gerekiyor ve dünyanın yıkıldığı yerden muhakkak yeniden doğması gerekiyor. İnanıyorum ki medeniyetimizin güneş yüzlü çocukları, huzur ve barış dolu, daha adil bir dünyayı inşa edecekler.”
Konuşmasının arkasından Bayraktar’a günün anısına, Cumhurbaşkanlığı Müdafaa Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve SAHA İstanbul Idare Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar tarafınca dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu’nun maketi takdim edildi.